Küresel ölçekte gözlemlenen gelişmelerin ivme kazanmasıyla uluslararası ilişkiler alanında yapılan kuramsal çalışmalar ve uygulamaya dönük araştırmalar önem kazanmıştır. Soğuk Savaş sonrası dönemde gerçekleşen dönüşümlerin ülkemizi çevreleyen bölgelerde oluşması Türkiye’yi ilgilendiren ekonomik ve siyasi dış gelişmelerin yakından izlenmesini, nesnel açıdan çözümlenmesini gerektirmektedir. Bu gereklilik, ülkemizin uluslararası ekonomi ve siyasi ilişkilerini stratejik boyutlarıyla ele alan çalışmalara duyulan ilgiyi arttırmıştır. Yıldız Teknik Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi, özellikle doksanlardan itibaren ülkemizi etkileyen gelişmelerle birlikte belirginlik kazanan Avrupa Birliği ile ilişkileri, güvenlik sorunlarını, demokratik uygulamaları ve toplumun kalkınma sürecini, bölgede oynayacağı ekonomik ve siyasi rol açısından da inceleyen çalışmalara ağırlık vermeyi öngörmektedir.
Avrupa Birliği ile ilişkiler, 1995 Gümrük Birliği anlaşmasının imzalanması ve ardından 11-12 Aralık 1999 tarihinde Helsinki’deki Avrupa Konseyi Zirvesinde Türkiye’ye adaylık statüsünün tanınmasıyla farklı bir kimliğe bürünmeye başlamıştır. Avrupa Birliği’nin üyeleri arasında yer almak için Türkiye’nin 1959 yılında çıktığı yolculuk bugün gelinen noktada, kimi zaman farklı stratejilere ihtiyaç duymakta, gelişen dünya ve bölgesel konjonktür nedeniyle de bu stratejiler, kimi zaman bilinen ezberlerin dışına çıkılması ihtiyacını hissettirmektedir. Bu nedenle çizilecek Avrupa Birliği ve ilgili bölgesel açılımların Türkiye için önemi irdelenmeli ve belki de yeniden değerlendirmeleri yapılmalıdır.
Değişim, güvenlik ve demokrasi kavramlarının çevrelediği alanda yoğunlaşan araştırmaların gerçekleştirilmesi, hem bu alanda duyulan boşluğu dolduracak, hem de karşılaşmakta olduğumuz pek çok ulusal sorunla ilgili yapılacak çalışmalara yönelik kurumsal bir yapının yaratılmasına öncülük edecektir. Soğuk Savaş döneminden farklı olarak, bugün askeri gücün konuşlandırılması, kullanımı ya da kullanımının oluşturduğu tehdit, stratejik çalışmaların omurgasını meydana getirmektedir. Ancak, güç kullanımını etkileyen, sınırlayan ya da zorunlu kılan siyasal, sosyal ve ekonomik koşullar büyük ölçüde çeşitlenmiş, önem kazanmıştır. Bu durum stratejik araştırmaların yeni bir çerçeve içinde ele alınmasını gerektirmektedir.
Bu bağlamda, tüm kaynakların, planlı programlı, en etkin biçimde kullanılmasını sağlayacak bir bütünlük çerçevesinde hareket etme anlayışından sözedilebilir. Ayrıca, strateji kavramı sorun ya da başarıyı etkileyen etmenleri de içermektedir. Bu başarı ve sorunlara topyekun bakıldığında istikrarın ve sürdürülebilirliğin önemli bir stratejik kavram olarak hayatımız girdiğini gözlemlemekteyiz. Sürdürülebilir kalkınma kavramı hemen hemen tüm toplumlar açısından nerdeyse bir ortak payda durumuna gelmiş ve pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke açısından üzerinde yaşanan gezegenin en önemli stratejisi konumuna getirilmiştir. Bu anlamda 20 yüzyılın ekonomik kalkınma kavramı yerini 21. yüzyılın sürdürülebilir kalkınma kavramına bırakmaktadır.
Öte yandan, güvenlik çalışmalarıyla stratejik araştırmalar arasındaki ilişki yeniden ele alınırken, askeri yönü ağır basan stratejik araştırmalarla, toplumsal, siyasal boyutlar kazanan güvenlik çalışmaları arasında analitik ayrıma dikkat edilmelidir. Böylesi bir çözümleme için, Türkiye açısından geçerliliğini koruyan demokrasi içinde güvenlik nasıl sağlanır sorusu bir başlangıç olabilir.
Görüldüğü gibi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Stratejik Araştırmalar Merkezi (Y.T.Ü.S.A.M.) strateji kavramını geniş anlamıyla ele alacaktır.
Merkezin ilgi alanını, Türkiye siyaseti, ekonomisi, ulusal güvenlik ve dış politikasını ilgilendiren öncelikli konular oluşturacaktır.
Merkez yukarıda belirtilen çerçevede uzmanlık kazanmış bilim insanları ve araştırmacıların, ortak çalışmalar yürütebilecekleri, karşılıklı etkileşim içerisine girebilecekleri, ve işbirliği yapabilecekleri bir platform işlevi görmeyi amaçlamaktadır. Dolayısıyla Y.T.Ü.S.A.M., çok boyutluluk çerçevesinde ve disiplinler arası çalışmaların ışığında, değişik bilim dallarından / ilgi alanlarından gelen araştırmacıların nesnel ve bilimsel çalışmalar yapabileceği akademik bir çevre oluşturmayı öngörmektedir.